Kadim bir belgesel...
Kadim isimli bir belgesele
rastladım gecenin bir yarısında. Genç bir yönetmen(Okan Avcı) çektiği belgeseli
anlatıyordu. Marshall yardımından, 12 Eylül darbesinden falan bahsetti sonra. Babaannesinin
filmin en önemli öznesi olduğunu ve bu tarihi olayların onun yaşamına çektiği
teğetler hakkında konuştu. Kısa sürdü anlattıkları. Bu konuşmadan bir tek
aklımda kalan “babaannemin bir tek inancı ve çocukları ile torunları var”
demişti.(tam olarak bunu söylememiş olabilir ama bunu ifade ettiğine eminim) Benim
bu belgeseli izlemem için en büyük sebepte bu oldu. Belgesel tan yeri ağarmadan bir evin damından
doyumsuz bir manzara ile açıldı. Dağların ardına saklanmış kızıllıklar çıkmak
için gün sayarken bir yaşlı teyze(yönetmenin babaannesi olan Ayşe Avcı) elinde
ibrik ile o manzaraya karşı ömrümün gördüğüm en güzel abdestini alarak kuzine
sobanın yanında namaza durdu. Yönetmen, sırf bu kadar bir sahneyle bıraksaydı
bile benim için en sağlam sinemacılardan biri olurdu buna emin olun. Sonra onun
yaşamından ayrıntılar ekrana geldi ve onun yaşamı ile beraber küçük bir “güzel
ülkem”in tarihi. Bu belgeseli izlerken kendi yaşlılığım, kendi geleceğim ve
kendi hayat serüvenimi de hep birlikte düşündüm. Ne olacaktık ve nereye doğru
sürüklenecektik. Bu memlekette iyi ki Ayşe Teyzeler var diye düşündüm. Yönetmene imrendim açıkçası. İnsanın son
anında ne yapmak istersiniz diye sorduklarında vereceği cevaplardan biridir
belki de bu belgesel. Genç yönetmen hayatının en başında ömrünün en güzel
şeyini yapmış(şimdilik). Umarım sinema serüveni bu minvalde ilerler ve ülke
insanına bakış açısı da bu noktadan hiç ayrılmaz.
Yorumlar