Yahşi Batı öncesi Cem Yılmaz Sineması


Cem Yılmaz’ın yeni filmi Yahşi Batı Yeni yılın ilk günü vizyona girecek. Yine büyük bir prodüksiyon ile karşı karşıyayız. Cem Yılmaz Sineması ile ilgili aslına çok fazla şey ne yazılır ne de söylenilir. Sonuçta yaptığı veya ortaya koyduğu eserler insanların yüzlerinde bir tebessüm oluşturuyorsa bunlar hakkında çokta ciddi değerlendirmeler yapılmıyor.

Belki de Cem Yılmaz’ın arkasında duran büyük sponsorlar ve yapımcıların medya sektörü için önemli reklam verenler olması da bir etkendir bilemiyorum. Bunların yanı sıra bazı sanatçıların oluşturduğu tabu gölgesi de onların yaptıkları işlerin ciddi bir analiz ve eleştiri terkibinden geçmesini engellemekte.

Uzun yıllardır yaptığı standup gösterileri ile 90 lardan sonra mizahın kaderini değiştiren adamın ortaya koyduklarının eleştirilmeme ve yüceltilme sorunsalı da orta yerde öylece duruyor. Yılmaz’ın standup gösterileri ile ilgili değerlendirme yapacak kadar yetkin değilim ama onun mizahının temel konusu olan yabancıların başlarından geçen hadiseler veya dünyada öne çıkmış filmlerin ‘Türkler yapsaydı nasıl olurdu?’ tarzında bir mizah öğesi haline getirilmesi izleyici nezdinde büyük bir ilgi görmüştü. Bu kadar çok ilgi gören esprilerin bir zaman sonra onun üzerinde bir baskı oluşturduğu muhakkak. Bu baskının seyirciler mi yoksa sponsorlar mı olduğu de muamma. Sonuçta bu kadar popüler olmuş ve oynadığı reklamlarla bile tüketici üzerinde muazzam bir etki yapan sanatçının sinemaya atlamak istemesi de normal bir davranış. Stand up gösterileri ile popülaritesini sürdüremeyebilirdi. Sinema sonuçta kitlelerin üzerinde televizyon ile birlikte en etkili sanat dalı.

Yıldız Savaşları ve Uzay Yolu tarzı bir zamanların çok popüler olmuş dizi ve filmlerinin Türkler tarafından nasıl görülebileceği ile ilgili ilk senaryosu G.O.R.A o zamana kadar en çok hasılata ulaşan film olmuştu. (Herşey Çok Güzel Olacak, Yılmaz'ın ilk filmidir burada senaryoya katkı yaptığı da jenerikte yazar ancak ben bu filmi değerlendirmeye almadım)

Bir Türk, Uzaylılar tarafından kaçırılıyor ve burada gerek uzaylılara gerekse kaçırılan başka uzaylılara Türk örf ve adetlerini öğretme çabaları işleniyordu bu filmde. Bu tarz daha sonra Cem Yılmaz tarafından çokça işlenecektir. Hokkabaz isimli yönetmenliğe de başladığı ilk film dışında çekilen A.R.O.G.’ta Taş Devri insanlarına Türklerle ilgili davranış ve yaşama şekillerini öğretirken son filminde ise (fragmanlarda gördüğüm kadarıyla) Yeni kıta’da ki Kovboy ve Kızılderelilere Osmanlı karakteri üzerinden yine bizi anlatmaya çabalıyor.


Standup gösterilerinde denediği bu tarzı devam ettirme ısrarı her filmde 3 milyonun üzerinde bir izleyici kitlesini de salonlara çekiyor. Hokkabaz gibi minimalist ve sade bir filmin sözkonusu filmler kadar hasılat yapmaması onu dümen değişikliğine zorladı kimbilir? Açıkçası bu film Cem Yılmaz’ın sinema anlayışının boyut değiştirmesi ve uzun yıllara yayılacak bir değer oluşturmasını sağlayabilirdi. Belki de gelen eleştiriler ve izleyicinin beklentileri onun fikrini değiştirdi ve standup tarzı bir sinemaya dönüş yaptı.

Hokkabaz filmi şu bakımdan önemliydi. Diğer filmleri gibi esprilerin arka arkaya verilmesi ve izleyiciyi gülmeceden sırılsıklam etme anlayışı yoktu bu filmde. Güzel bir durum komedisiydi aslında. Çocukken izlediği bir sihirbazın ardından bu işe merak salıp bu yolda ilerleyen ama hep başarısız olan bir ‘loser’in acıklı ama hoş hikâyesiydi bu. Özellikle bazı sahnelerde Hokkabaz ve arkadaşının zor zamanlarda düştükleri durumlar hala unutulmaz film sahneleridir benim için. Mesela geldikleri ilk kasabada bir düğün için yaptıkları gösteri sonrası gelinin ortadan kaybolması iki kafadarımızı tüm kasaba ahalisinin gözünde şüpheli duruma getirir. Bu olayda hiçbir dahillerinin olmadığını ispat etmek için Hokkabaz gelinin büyükannesine hipnoz yapmayı ve gerçeklerin ortaya çıkacağını iddia eder. Hipnoz sırasında büyükannenin ölmesi sonrası iki kafadarın davranış ve sözleri gerçekten izlemeye değerdir.

Yahşi Batı, yazının başında da belirttiğim üzere yeni yılın ilk günü vizyona girmiş olacak. Yılmaz, bir kültüre daha kendi kültür kodlarımızı aşılayarak bizi güldürecek. Bu film elbette evrensel bir film de olmayacak. Yani kendimizin gülüp eğlendiği ve kendimizin sinema salonundan çıkarken gururlandığı yerel bir gülmece olarak kalacak.

Daha şimdiden Cem Yılmaz sevenler ve medya iletişimcileri ilk filmi G.O.R.A’da flashback olarak gösterdiği Erşan Kuneri karakterinin çekilmesi için sanatçı üzerinde baskı oluşturmaktalar. Bu baskı Yahşi Batı sonrası daha da artacak gibi görünüyor. Umarım Cem Yılmaz artık bir kısır döngü oluşturan bu tarz espri anlayışından vazgeçer ve Hokkabaz gibi filmlerin peşinden gider.

Yorumlar

depik dedi ki…
ben de yazdıklarınızın çoğuna katılıyorum. yalnız cem yılmaz'ın bu kısır döngüde takılacağını düşünmüyorum. yahşi batı henüz yayınlanmadığı için onu saymıyorum. ondan önce yaptığı 4 filmin 2 si cem yılmaz mizahı, diğer ikisi ise farklı türler. her şey çok güzel olacak'ın senaryosunda da katkıda bulunduğu için cem yılmaz filmi olarak sayıyorum. hşçgo ve hokkabaz'a bakarsak konu ve işleyiş bakımından diğer iki filminden ayrılıyor. sıra itibarıyla bakınca da sanki bir gişe filmi- bir bu tarz film sırasıyla gidiyor gibi. tabii yahşi batı'yı arog ve gora'nın yanına koyarsak bu sıra bozulacak ama ben oraya koyacağımızdan emin değilim.

velhasılkelam cem yılmaz'ın asıl istediğinin hokkabaz tarzı olduğunu ve diğerlerini ise para kazanma amacıyla yaptığını düşünüyorum. bir hokkabaz'ı çekebilmek için gora'dan para kazanmak gibi.

yani ben cem yılmaz'ın hşçgo ve hokkabaz tarzında, hatta daha da değişik işler yapmak istediğini ve yapacağını düşünüyorum.

fakat kesinlikle kendi mizahından vazgeçmemesini de isterim. uydurduğum sıra güzel olurdu. bir gora, bir hokkabaz...
Unknown dedi ki…
gorayı tv de izledim hiç beğenmemiştim
geçen sene bayram tatlinde kardeşlerimle ve eşlerimizin baskıları sonucu gittik arog a çıktığımızda pek bir sahne kalmasa da zihnimde karnım ağrımıştı gülmekten önceki akşam tv de izledim hiç gülmedim
sanırım sinemaya giderken şartlanıyor insan ama emek verilmiş filmler bunlar masraf edilip bir şeyler sunulmuş
sinemasal boyut değil değerlendirmem ama adamı görmek gülümsemeye yeter öyle bir tip :)
bu arada drmcı olduğumu komedi filmini sevmediğimi belirteyim ama yahşi batıya giderim herhalde bu ara gülmeye dertlerimi unutmaya ihtiyacım var
eskiden bilim adamı olmak isteyen 8 yaşındaki oğlum artık cem yılmaz olmak istiyor sürekli espiri yapma çabası :))

yazı ve değerlendirmeniz oldukça güzel olmuş elinize sağlık
Dalgaları Aşmak dedi ki…
Gülmeyi seviyorum ve Cem Yılmaz filmleri beni gerçekten çok güldürüyor :)Hokkabaz da çok sevdiğim bir filmdi.Öyle güzel, duru bir film sırf Cem Yılmaz'ın olduğu için o kadar eleştiri aldı sanırım.Sinemada iyi olduğunu düşünüyorum Cem Yılmaz'ın.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biliyor musun? İçimde Bir Orman Vardı

Kırık Bir Aşk Hikayesinin Çekim Serüveni

Kapıcı Musa(Muzaffer Çetinyılmaz)nın Ardından...