Burning (2018)
Durup düşünüyorum
bazen. Odamın ortasında bir koltuk var. Oturuyorum koltuğa ve koridordan sızan
loş ışıkla beraber gözlerimi kapatıp hayallere dalıyorum. Gözümü açtığımda küçük
tepelerin ardından boynunu uzatan çam ağaçları görünüyor pencereden. Bulutlar selamlayıp
geçiyor boz tepeyi.
Aklımdan neler
geçiyor hızına kendim bile yetişemiyorum. İzlediğim filmin etkisindeyim hala.
Etkisinden çıkamadığım filmin ismi Burning. İşinde gücünde hayatına devam eden
birinin yaşamına eskiden tanıdığı biri tekrar girerse ve sonra hayatından
aniden çıkarsa neler hissedersin. Konuyu böyle özetlemek mümkün. O yıllar sonra
hayatına giren kişi ya başka birini bırakıp giderse. O bırakılan veya yaşamının
içerisinde bir şekilde var olan kişi senin için çok ta makbul değilse ne
yaparsın?
Dümdüz bir
hayatın var yazar olmak istiyorsun bir şeyler karalamak. Belki de hiçbir zaman
gerçekleşmeyecek bir durum bu. Olsun yazar olacağını bilmek bile güzel. Sonra ailevi
sıkıntılar. Çocukluğunda bildiğin bir insanla tekrar karşılaşmalar. Hayatına bırakılan
ve seni derinden etkileyecek birçok şey.
Oturduğum koltuk
sallandıkça gıcırtılar çıkarmaya başlıyor. Hava soğudu mu ne. Güz olanca
çıplaklığıyla pencerenin kenarında süzülmek için fırsat kolluyor.
Kore’de ya da
dünyanın herhangi bir yerinde yazmak isteyenler var. İçini döküp rahatlamak isteyenler.
Garip zamanlardan geçerken kaybolmasını istemediğimiz hatıralarımız var.
Çocukluğundan beri
tanıdığı kız yazar adayımıza bir gün kısa bir pantomim gösterisi sunar ve der
ki “pantomim olduğuna inandırmak değil olmadığını unutmak” sonra ortadan
kaybolur çeker gider. Akılda kalan o gülümsemesi ve yaptığı dudak kenarından gülümseten
Afrika dansları. Küçük açlıktan büyük açlığa giden insanın nefsiyle
mücadelesini sunar. Anlayan var mıdır bilinmez.
Hayattan çekilip
de nereye gittiği hakkında bir fikir sahibi olmadığımızda bile onun bize
öğrettikleri yaşamımızı etkiler durur. Olmadığını unuttuğumuzda daha kolaylaşır
mı meşgalelerimiz. Daha berrak bir zihne sahip olur muyuz tam emin değilim.
Bu belki de bir
içi yolculuğun başlangıç noktasıdır. Kurduğumuz o hayal kulübesinin içine neler
sığar neler. Bir kedi, bir kadın yahut yazacağımız milyonlarca kelime.
O gitti şimdi. Bizse
yandığımızla kaldık ortalıkta.
Yorumlar