Kayıtlar

Şubat, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Demirkubuz'un yeni filmi 'Yeraltı'

Resim
Akıllı bir adam kendine karşı acımasız değilse gururlu da olamaz sloganıyla sunulan film 13 Nisan'da izleyicisiyle buluşacakmış.

Kavşak (2010)

Resim
Bir öyküye başlamak nasıl bir duygudur bilemezsin. Vurucu bir cümle bulursun. Zannedersin ki hikaye sadece tek cümle ve o cümlenin haşmeti bütün hikayeyi ezer geçer. Yazar da o cümlenin altında kalır, öykü de, öykünün yer aldığı eser de… Filmlerdeki mesele de bu değil mi. Güzel bir insan öyküsü bulursun ve onun öyküsü ile filme giriş yaparsın. Seyircinin ağzı açık kalır ilk 10 dakikada. Filmin ilk dakikalarında gördüğümüz ailesine sıkı sıkıya bağlı adamın keyfinin yalnızca yıllardır tek başına kullandığı odasına başka birinin gelmesiyle mi kaçtığının meçhuliyeti izleyici için merak uyandırmakla kalmıyor aynı zamanda bu adamın hikayesine bir yerlerden de girmek heyecanı kamçılıyor. Adam işyerinden akşamın ilk karanlığı çökerken çıkıyor. Uzun otobüs yolculuğu sonrası mahallesinin durağında iniyor. Ağır ağır ıssız sokaklarda ilerliyor ve evine varıyor. Tam bu esnada izleyicinin merakı hafiften giderilmiş oluyor. Adamın kendi kafasında kurduğu kurmaca bir dünyaya konuk olduğumuzu

Taşranın Büyük Bilgesi-Mehmet Emin Ceylan

Resim
Aslında babam hakkında daha kapsamlı bir film yapmak istiyordum. Başlangıçta niyetim onun kimselere benzemeyen taraflarına eğilmekti. Ama galiba film, babamın özgün ve beni hayrete düşüren taraflarını değil de, daha çok tipik, herkeste var olabilecek bir özelliğini öne çıkardı. Yaşama gücünü birbiri ardına edindiği amaçlarla, bunlara ulaşmak için giriştiği sonu gelmez mücadeleler içinde bulan, tüm vaktini bu mücadeleyi lehine çevirecek stratejiler geliştirmekle harcayan, bu yüzden de biraz bencilleşmiş ve insanlara güvenini biraz yitirmiş bir karakter çıktı ortaya.* Nuri Bilge Ceylan’ın babasının vefat haberi daha yeni düştü bilgisayar ekranına. Oturduğum yerden kalkamadım. Sıcak çayımdan bir yudum aldım biraz sonra. Bir şeyler yazmak istedim bu bilge adamla ilgili. İlk kez oğlunun Kasaba filminde karşıma çıkan ve beni büyüleyen bakışların sahibi yaşlı bilge. Sarı çayırların ortasında uyuyakalan, akşamın alacasında ateşin başında torunlarına ve çocuklarına Birinci Dünya Savaşı günler

Bir Zamanlar Anadolu'da (Hissettiklerim-2)

Resim
Arap diye bir karakter var filmin içinde. Her TV ve sinema izleyicisinin bildiği Ahmet Mümtaz Taylan hayat veriyor Arap karakterine. Zoraki bir kamu hizmeti veren ve bunun kendisine ayrıcalığı olmadığını düşündüğünden midir bilinmez filmin en sorumsuz karakteri imajı çiziyor. Amiri görev verince ancak görevini yerine getiren, yapması gereken işleri yaparken mühim bir ifadeye bürünen Arap, kasabanın yerlisi olmasından dolayı da civarı en iyi bilen kişi. Arap’ın tek sıkıntısı Savcı’nın şoförüyle arasındaki sürtüşme. Bu sürtüşmenin esas kaynağı da Arap’ın işini yaparken üzerinde oluşan egosu. Herkesin ona ihtiyacı olmasını istiyor gibi bir havası var. Ceset kullandığı arabanın arkasına o istemeden de olsa yerleştikten sonra yanına iki kavunu yuvarlamaktan çekinmiyor. Ya da yer belirleme esnasında ağaçtan bir elmayı koparıveriyor. Arap, hem vazgeçilmez hem de güvenilmez biri Arap. .

Bir Zamanlar Anadolu'da (Hissettiklerim-1)

Resim
Taşrada memur takımının hayatı üzerine de incelikli göndermelerde bulunuyor Nuri Bilge Ceylan. Çocuğu hasta bir komiser(emniyet mensubu), eşinden boşanmış ve yolu burada hastaneye düşmüş bir doktor(sağlık mensubu) ve eşinin ölümü üzerine bu ıssız kasabada yaşamaya kendini mahkûm etmiş bir savcı(yargı mensubu). Bir cinayet mahalli tespitinde tasalar, umutlar ve geçmişe dönük içi dökmeler kıpırdanıyor. Memurlar, kasabada az sayıda kendine yakın gördüğü insanlarla derdini dökmeye çalışıyor. Yönetmen Ceylan, memurlar arasındaki hiyerarşinin de aslında bazı zamanlar ne kadar keskin ve sertken bazı zamanlarda kuralsız bir samimiyet oluşturduğunu ortaya koyuyor. Filmin sonlarına doğru hastane odasında doktor ve komiser ile doktor ve savcı arasında yaşanan bir nevi kadere teslimiyet ile büyük çaresizlik boyun büküp insanı çaresiz bırakıyor. Komiser, çocuğunun her gün gözünün önünde erimesi karşısında sesini buğulaştırıp doktora dert yanarken teslimiyetin aslında en büyük umut olduğunu fısıldıy