Şükran Güngör Üzerine - 2
Şükran Güngör’ün son filmidir Büyük Adam Küçük Aşk. Ve Şükran Güngör bu filmiyle inanılmaz bir oyunculuk gösterisi sunarak öteki âleme göçmüştür. Aslında onun canlandırdığı karakter, yaşadığımız bugünlerde sık sık karşılaştığımız biridir.
Filmdeki karakterin, günümüzde farklı düşünce fikirlerin olabilmesinden ziyade her fikir ve düşüncenin sahibinin sahip olduğu fikir ve düşünceleri yine kendi mahallesinin/cemaatinin içerisinde seslendirme/dile getirme girdabından kurtulamaması sorununun orta yerde öylece durmasıdır. Tabii ki düşünce veya fikriyatın kendi içe kapalı toplumunun sınırlarında seslendirilmesi insanın hem egosunun poh-pohlanması hem de başının derde girmemesi açısından önemli sonuçları olmaktadır. Ancak, kapalı toplumların içerisinde ortaya konulan birbirine yakın fikirlerin sonradan iyice bağnazlaşması/yozlaşması sorunu da böylece ortaya çıkmaktadır.
Emekli bir yargıcın, kendi iç dünyasında yaşadığı en önemli mesele bence budur. Belirli bir yaşa kadar kendi hücresinin zarını yırtarak dışarıya çakmamış bir adamın dışarıdan müdahale ile dış çevre ile iletişime geçme aşamasında karşılaştığı bocalamalar ve geriye dönmeler gayet normaldir.
Filmin değerlendirilmesini daha önce iki yazımla yaptığımı düşünerek yine bir kritik yapma niyetinde değilim. Burada Güngör’ün böyle bir zarı yırtılmış dışa kapalı bir insan portresini çok güzel yansıtabilme yetisidir. Kendi düşüncelerini kendi duvarına seslendirip aldığı akisle hayatında mutlu olmaya devam eden bu adam duvarın yıkılması ile oturacağı-kalkacağı ve yatacağı yeri dahi bilememektedir.
İlk başlarda dış çevreden gelen çocuğa karşı sergilenen zalimane davranışlarda belki bu bocalamanın dışa vurumudur. Onun kendi iç keşfine çıktığı anlarda, filmin duygusal seviyesinin tavan yaptığı bölümlerde sergilediği oyunculuk, bir aktör için de zirve olsa gerektir.
Zaman tüm hızıyla akıp giderken bu adam bir çocuk vasıtasıyla çağın neresinde kaldığının farkına varmış ve o zaman hayatın anlamını da kavramaya başlamıştır.
Ve Şükran Güngör, böyle bir adamı canlandırırken belki kendi çevresinden gelebilecek baskıları da arkasına alarak inanılmaz bir iş çıkarmıştır.
Kendi adıma onu bir izleyici olarak çok özleyeceğim. Mutlaka ileri de kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. Allah rahmet eylesin...
Filmdeki karakterin, günümüzde farklı düşünce fikirlerin olabilmesinden ziyade her fikir ve düşüncenin sahibinin sahip olduğu fikir ve düşünceleri yine kendi mahallesinin/cemaatinin içerisinde seslendirme/dile getirme girdabından kurtulamaması sorununun orta yerde öylece durmasıdır. Tabii ki düşünce veya fikriyatın kendi içe kapalı toplumunun sınırlarında seslendirilmesi insanın hem egosunun poh-pohlanması hem de başının derde girmemesi açısından önemli sonuçları olmaktadır. Ancak, kapalı toplumların içerisinde ortaya konulan birbirine yakın fikirlerin sonradan iyice bağnazlaşması/yozlaşması sorunu da böylece ortaya çıkmaktadır.
Emekli bir yargıcın, kendi iç dünyasında yaşadığı en önemli mesele bence budur. Belirli bir yaşa kadar kendi hücresinin zarını yırtarak dışarıya çakmamış bir adamın dışarıdan müdahale ile dış çevre ile iletişime geçme aşamasında karşılaştığı bocalamalar ve geriye dönmeler gayet normaldir.
Filmin değerlendirilmesini daha önce iki yazımla yaptığımı düşünerek yine bir kritik yapma niyetinde değilim. Burada Güngör’ün böyle bir zarı yırtılmış dışa kapalı bir insan portresini çok güzel yansıtabilme yetisidir. Kendi düşüncelerini kendi duvarına seslendirip aldığı akisle hayatında mutlu olmaya devam eden bu adam duvarın yıkılması ile oturacağı-kalkacağı ve yatacağı yeri dahi bilememektedir.
İlk başlarda dış çevreden gelen çocuğa karşı sergilenen zalimane davranışlarda belki bu bocalamanın dışa vurumudur. Onun kendi iç keşfine çıktığı anlarda, filmin duygusal seviyesinin tavan yaptığı bölümlerde sergilediği oyunculuk, bir aktör için de zirve olsa gerektir.
Zaman tüm hızıyla akıp giderken bu adam bir çocuk vasıtasıyla çağın neresinde kaldığının farkına varmış ve o zaman hayatın anlamını da kavramaya başlamıştır.
Ve Şükran Güngör, böyle bir adamı canlandırırken belki kendi çevresinden gelebilecek baskıları da arkasına alarak inanılmaz bir iş çıkarmıştır.
Kendi adıma onu bir izleyici olarak çok özleyeceğim. Mutlaka ileri de kıymeti daha iyi anlaşılacaktır. Allah rahmet eylesin...
Yorumlar