Kayıtlar

seren yüce etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

'Çoğunluk' üzerine değinmeler...(3)

Resim
Mertkan’ın kendine gelmesi için uzun bir inziva dönemi iyi geçmelidir. Ancak, bu dönemde o vicdanını açacağına babasına dönüşür. Üst-orta sınıf yemek masasında hiçbir farkı yoktur artık. Semboller, kafa karışıklıkları ve sevda kirleri temizlenir. Pir-ü pak oturur o yemek masasına. Kız nerde köyünde. Öldü mü kaldı mı belli değil. Ya taksici. Üç beş kuruş eline sıkıştırıldı dayakta cabası. hadi güle güle… Sen sağ ben selamet. Biz böyleyiz işte. İnsanoğlu! Her yakıp yıkma sonrası vicdanın temizleyecek bir şeyler bulur. Bu en kolayıdır, en pratiği. Tak çıkar ve rahatla! Ölüm kimin için var? Kime gelecek ölüm? Bilinmez… Aynı sokaklar… Aynı çirkin suratlar… En trajiği annenin durumu, evde 3 erkek büyütmüş. Hepsi de birbirinin kopyası. Duygusuz, sert ve duyarsız bu adamların yüzünden kendini televizyon, mutfak, sigara girdabına gömmüş. Oğlunun gönül ilişkisinde bile ağırlığını koymaktansa baban doğru söylüyor diyerek raydan çıkartmamış ruhunu. Filmin en güzel sahnelerinden biri yukarıdaki fot...

'Çoğunluk' üzerine değinmeler...(2)

Resim
Mertkan’ın hikâyesi seyrettiğimden beri içime oturdu. Aslında hisli bir çocuk Mertkan. Gizli de olsa yatağıyla komodin arasında çöküp ağlayabiliyor. Dertli dertli içiyor. Düşünüp taşınıyor. Hepimizin yani tüm erkeklerin evlenene kadar yaşadığı baba-oğul ilişkisini en sertinden yaşıyor. Bunu filmin başlarında abisine de söylüyor. “sen evlendin kurtuldun” Mertkan, daha askerlik ritüelini tamamlayacak, babasının istediği kızla evlenecek. Yani evlenmekle de kurtulacağa benzemiyor. Yazgısı göbeğinden bağlı genç erkeklerden Mertkan. Aşk, Mertkan için belki çok erken geliyor. Beklenmedik anda. Zaten öyle değil midir? Ümüğünü sıkıyor. Bağlıyor kendine. Bir memleket meselesi işi kördüğüme çeviriyor. Bir tarafta orta sınıfın tuhaf ayinleri, diğer tarafta kırsalın töreleri kesip atıyor bu ilişkiyi. Mertkan için bu bulunmaz bir fırsat mı onu ilerleyen yaşamında görebiliriz ancak. Çünkü hem aşkın baskısı hem de baba baskısı birinden kurtulmayı gerektirebiliyor. Yakıcı hisler gece yarısında tetikles...

'Çoğunluk' üzerine değinmeler...(1)

Resim
Mertkan’ın öncelikle devlete karşı duruşuna bakmak gerekir. Çoğunluğun içinde yer alıp devlete saygısını muhafaza eden ama meselesi olduğunda “işini bilen” bir topluluktan bahsediyor filmde. Mertkan, ilk devletle karşılaşmasında ağzından küfür kaçırıyor. Ona göre devlet şefkatli ve ona iyi davranır. Evinde gibi konuşuyor. Arabanın teybini çaldırınca soluğu karakolda alıyor ve ifadesi alınırken içindeki çocukça ruhu ortaya çıkıyor. Polis sert bir şekilde uyarıyor. İkinci hadisede ise sarhoş bir halde yaptığı kaza sonrası polisten babasının zoruyla tutanağı değiştirmesini istiyor. Ya istemeyi bilmediği ya da bu devlet jargonundan çok ta anlamadığı için suratı düşüyor. Belki burada babası ile geriliminin de payı olabilir. Ona karşı hep boynu bükük kalmak istemiyor lakin baba onun bu işi de beceremeyeceğini biliyor. Nasıl olsa kendisi zaten sonrasında çözecektir. Çünkü o babadır ve devletin işleyişini gayet iyi bilmektedir. Mertkan, hem devletin işleyişinden anlamaz hem aşk işi sarpa sarar...