Kayıtlar

Kuru Otlar Üstüne : Güzel ve yalnız ülkenin kırgın yorgun ve umutsuz insanlarına dair…

Resim
Samet bir resim öğretmeni. Kendi ifadesiyle uzun yıllar öğretmen olabilmek için sınavlara hazırlanmış ve nihayetinde de ülkenin doğusunda ücra bir köye atanmış. Yaklaşık dört yıldır da orada. Film onun sömestr tatili sonrası okula dönüşü ile başlıyor. Evi paylaştığı edebiyat öğretmeni Arkadaşına getirdiği zeytinyağından anladığımız kadarıyla ülkenin en batısında bir yerlerde asıl memleketi. Ülkenin en batısından en doğusuna atanmış bir öğretmen var karşımızda. Belki de o yüzden en kı sa  zamanda batıda bir yerlere gitmek istiyor ilk geldiği günden beri. Özellikle de İstanbul a. Bunu her girdiği ortamda hissettiriyor. Yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın(NBC) da filmin Cannes'da gösterimi sonrası yaptığı konuşmada söylediği gibi "mutluluğun başka yerde olduğu avuntusu' onu ayakta tutmaktadır. Samet in yaşamına ufaktan dâhil olduğumuzda onun yaşamına dair bazı doneler de yakalarız. Öğrencilerine hatta bazı öğrencilerine karşı ilgili, merhametli ve hoşgörülü bir öğretmendir o. Okuld

Duck Butter (2018)

Resim
Film iki kadının 24 saat içerinde yaşadığı haz ve tutku arayışının içinde yüzleşmeleri de barındıran minimal bir film. sıkıcı denilebilecek diyaloglar var o yüzden  ilgimi çekmedi diyebilirim. Lakin filmin ilk sahnesinde yaşanan olay ve buolayın sonunda kişinin işine son verilmesi olayı üzerinde birkaç gün düşündüm.                Filmin iki ana karakterinden biri olan ve oyunculuk yapan Nima, menejerinden aldığı bir telefonla bir çekim kadrosuna dahil edilir. Çekim ekibi içerisinde daha önce hayranlık beslediği oyuncular ve yönetmen vardır. orada çekimler ve diyaloglar ile ilgili nazik bir dille yaptığı uyarılar ilk önce "bak böyle uyarıları bizde zamanında yaptık ama işimizi kaybettik" imasıyla kibar bir dille ifade edilir. Sonrasında çekim arası bir yemek esnasında aklına takılan şeyler ile ilgili konuşmak istediğinde yine o nazik tepki le karşılaşır ve ertesi gün çekime hazırlanırken menajerinden gelen bir telefonla işine son verildiğini öğrenir.  Birkaç daki

Bir Taşra Köpeği (2019)

Resim
Akın Aksu, Ahlat Ağacı’nın senaristlerinden biri. Nuri Bilge Ceylan’ın uzaktan akrabası aynı zamanda. Ceylan, bir gün memleketini ziyaret ettiğinde Aksu’nun babasıyla sohbet ediyor. Bu sohbetten sonra babanın filmini yapmak istiyor ve bunun için de daha önce yazdıklarını okuduğu Aksu’dan yardım istiyor. Ondan babası ile ilgili bir şeyler yazarak kendisine göndermesini talep ediyor. Aksu’nun gönderdiği metin ile beraber babanın hikâyesini sinemaya aktarma fikri oğula doğru çevriliyor. Baba figürü ise burada oğul karakterini anlamlandırma ve ortaya çıkarmada yardımcı oluyor. Akın Aksu’nun daha önce yayınlanmış birkaç kitabı var fakat o kitapların yeni baskıları olmadığından ulaşmak mümkün değil. Onun yeni kitabı geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Roman, üniversiteden mezun olmuş ama kendi alanında iş bulamamış ev kirasını dahi ödemekte zorlanan bir gencin yaşam mücadelesine devam ederken yaşadığı iş arama ile ilgili tecrübeler ve aç kalmamak adına başvurduğu yöntemleri anlatırk

In den Gängen (2018)

Resim
Bana bir gökyüzü ver. Yıldızlara ulaşmak için basamak ol. Ölmek istemiyorum rafların arasında. Umudumun parlatıcısı ol. Rutinlerimi kır. Geleceğe birlikte yürümemize izin ver. Odamın duvarlarına yansıyan ışıkların içinde seni hayal ediyorum. Seninle bir ömür...

The Ballad of Buster Scruggs (2018)

Resim
Yorgunum. Gidecek hiçbir yerim yok. Günler birbiri ardına sıralanmış gidiyor ama her bir gün diğerinden daha da monoton. Öykülerim var biriktirdiğim yaşanmışlıklardan. Okuduklarım da oldu tabii.   Biraz da uydurduklarım.. Bir arabanın ardında devam eden bir yaşam benim ki… Yol alıyoruz. Yeni insanlar görüyoruz ve öyküler anlatıyorum. Hiçbiri ile bir kez bile diyalog kur(a)madığım binlerce insan var hafızamda. Soğuk kış gecelerinde yol kenarlarında kamp kurmuş insanlardan kendi hallerinde kasaba sakinlerine kadar bir sürü insan. Benim gibi ölmek isteyenine pek rastlamadım ama. Burası Vahşi Batı ölmek istemeseniz de sizi öldürecek o kadar çok insan var ki. Altın peşinde de ölebilirsiniz banka soygunu sonrasında da… Bazen kendinize yeni bir yaşam kurmak istediğin zaman öyle engellerle karşılaşırsınız ki o kurşunu beyninize sıkarsınız. Uzun ve sert geçer yolculuklar. Bu yolculuklarda sevebileceğiniz birilerine de rastlayabilirsiniz. Aşık olmak ister insan ni

Kraftidioten (2014)

Resim
-Ne diye bu kadar kar yağıyor ki? Buna nasıl katlanıyoruz anlamıyorum. Her Allah'ın günü kar var. Kar refahtır. Refah içinde olan sıcak ülke yok ki. -Hava harika olunca refah içinde bir devlete de ihtiyacın olmuyor. O zaman muz topluyorsun ve işin bitiyor. Bali'de, Vietnam'da, Tayland'da insanlar kendi başının çaresine bakmak zorunda. İspanya g*te geldi. Portekiz g*te geldi. Aynı şekilde Yunanistan, İtalya g*te geldi. Bunlar hep sıcak ülkeler. Hastanelerde personel yok. Aileler yemek parasını ödemek zorunda. Güney Afrika zorda, Afrika zorda. California yakında iflas edecek. Güneş ya da refah. __________________________ - Hiç Norveç hapishanesinde kaldın mı? - Henüz değil. Kalmayı çok istersin. Yemekler güzel. Ortam sıcak. - Yemekler güzel mi? - İnanamazsın. Maaşlı işe giriyorsun orada. - Şaka yapıyorsun. Yemin ederim! Herkes arkadaş canlısı ve kibar. Gardiyanlar seni taciz etmez. Tecavüz yok. Mahkûmlar bile efendi.

Transit (2018)

Resim
Transit geçip gideceğiz bu dünyadan. Sanki son durak gibi gözüme göründü Marsilya Limanı. Sonra aralarda uğranacak transit geçişler için vize uğraşıları. Geçmişte olan bir hikayeyi aynen alıp günümüze uyarlamak ilk başta kafamı kurcalasa da sonra seviyor insan. hikayenin bir ucundan sende içine çekiliyorsun. Arap asıllı o çocukla Dortmund muhabbeti etmek ardından ona bir dondurma ısmarlayıp herhangi bir elçiliğin sırasında çile doldurabileceğimi düşündüm. Sonra vatansızlığı. umutsuz bir şekilde ülkenden ayrılmayı. Marsilya Limanından her gün bir gemi kalkıyor uzak diyarlara. İçinde özleyenler var, özlenenler de...