Kayıtlar

Temmuz, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hunger (2008)

Resim
Dünya. Çıplak omuzlar üzerinde duran.  Herkes alışkın dölyatağı bersalarla ağulanmış bir dünyaya  Benimse dar  çünkü dargın havsalamın  gücü yok bazı şeyleri taşımaya.[1] Bazen gökyüzüne bakıyorum ve hiçbir şey görmüyorum. Bilemiyorum. Uzun zamandır buradayım. Hücreme her gün son kez bakıyorum. Hep bir çocukluk hayalindeyim sanki. Koşuyorum ve susuyorum hep. Bir nehir ve bir sus. Sonra uzun bir koşu. Ardı arkası kesilmeyen bir sürü gölge. Herkes ölecek biliyorum. Bu parmaklıklar, bu koridor, bu kusmuk… Sevgilimin uzattığı son sigara. “Bobby” diyor annem son kez. Uzun uzun öpüyor şakaklarımdan. Şakaklarımda anne kokusu. İrlanda ise uzak bir koku oysa. Anne ve vatan ikisi ayrı yerlerde. Bitecek açlık, susuzluk “Bobby Sands” Bir rayiha gibi ölüm. Yakacak o duvarları. ve hiç görmediğim çocuklar selam yollayacaklar sana. Bir damla suyla…  nicedir kavrayamam haller içinde halim  demiri bir hecenin sı

Kış Uykusu-Notlar (Hamdi Hoca karakteri)

Resim
Hamdi Hoca, kendi açımdan filmin en iyi oyunculuğunu çıkaran karakteri. Bir köy camisinde imamlık yapan Hamdi Hoca karakteri bana son dönem Türkiye gündemi ile ilgili ne çok şey çağrıştırdı desem yeridir aslında. Aristokrat-burjuva bir sanatçının baba yadigarı mağaradan bozma evinde kiracı olarak ailesiyle birlikte yaşayan Hoca’nın filmden önceki zamanlarda kira borcunu ödeyemediği için evine haciz geldiğini diyaloglardan öğreniyoruz. Eve haciz gelmesi ve bu esnada Hoca’nın ağabeyi İsmail’in haciz memurlarına ve güvenlik güçlerine mukavemet göstermesi üzerine tartaklanması ile İsmail’in oğlu olan aynı zamanda da Hoca’nın yeğeni küçük İlyas’ın buna içerleyerek Aydın’ın “cip”ini taşlaması filmin temel öykülerinden birini oluşturuyor. Bıçkın ve kentliye “mutlak itaat” eden taşralı Hidayet, hem bunun hesabını sormak hem de borcun akıbetini öğrenmek için yanında Aydın olmasına rağmen Hamdi Hoca ve ailesinin kapısını çalıyor. Cezaevinden yeni çıkmış İsmail özür dilemek yerine daha sert

Kış Uykusu-Notlar (devam)

Resim
Hidayet, Aydın’ın sadık yardımcısı. Her konuda mutlak itaat eden ve tabir –i caizse Aydın’ın kirli işlerini takip eden bir adam. Aydın, dünyevi işlerden elini eteğini çekmiş ve münzevi yaşadığını iddia ederken öne hep Hidayet’i sürüyor. Mottorlu gencin hesabı kapatıp kapatmadığını bile “Hidayet’i gördün mü?” sorusu ile kamufle etmeye çabalıyor. Bu çabalar çevresi tarafından yutulmuyor artık. Onun derdi dünyevi işlerden soyutlanmak ta değil. Her işin hep içinde olmayı istiyor. Birebir her şeyden haberi oluyor. Ama sorarsanız her işin takipçisi Hidayet ve tüm kötü şeyler de Hidayet’in başının altından çıkıyor. Hidayet ilginç bir taşralı tipolojisine sahip. Burjuvanın o kadar emrine girmiş ki her işi sorgulamadan yapıyor. Ama bazı durumlar oluyor ki bu “efendiye mutlak itaat” “efendiye kararını değiştirme”ye dönüşebiliyor. Aydın’ın sağ kolu olmanın ona verdiği büyük özgüvenle bazı durumlarda “asıl patron” benim ama… durumları da sezilmiyor değil… Hidayet’i canlandıran Ayberk Pekcan,