Sen Aydınlatırsın Geceyi-Ölsene Oğlum

Taşrada her sabah aynıdır diye düşünür ahali. Kalkarsın, dükkânını “bismillah” der açarsın. Havlu askısını dışarıya çıkartırsın. O havluların ne zaman önce yıkandığını sen bile hatırlamazsın. Berber ustası baban camiye gider. Sen akşama kadar kâh dükkânın önünde gölgeye attığın sandalyenin üzerinde kâh da berber koltuğuna uzanmış bir vaziyette pineklersin. Bir gün canına “tak” eder. Neyin tak ettiğini iyi bilirsin de dilin dönmez anlatamazsın. Baban “düz” bir adamdır. Çok ta kafa yormaz böyle şeylere. Arada “oğlum neyin var?” diye sorar. O kadar işte. Bir berber ölmek ister. Bir berber mahir olduğu o ellerini kollarından ayırmak ister. Bir berber bir başka berberin oğlu olmaktan kopmak ister. Bilekler en civan usturaya teslim edilir. Berber koltuğu bu işe en uygun yer değildir belki. Bir küvet bir jakuzi hadi bilemedin bir su birikintisi olsa bari diye iç geçirirken için geçmiştir zaten. Sonra tüm gücünle dükkanın önüne çıkarsın. O ne zaman yıkandığını hala b...