Kaybedenler Kulübü
Durgun bir su gibiyim. Durdukça buharlaşan, yosun bağlayan. Mezar taşlarının yanına uzanmak istediğim oluyor. Uzanıp ölülerle el ele, ölümlülere bakmak istediğim de oluyor. Kaybedenler Kulübü’nden bahsedecektim. Film bana en çok ölümü hatırlattı her karesinde. Sayın dinleyenler, ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir? Bunun üzerine daha ne söylenebilir ki. Mezar taşlarının arasında dolaşıp kendini aramak yahut farklı kadınların bedenlerinden içinde biriken ölüm tortusun unutacağını zannederek avunmak hüzünlü bir kısa öykü gibi. Adam tüm kadınları sever, onların gözlerine bakar ama sonrasından birden ağlamaya başlar. O kadınlar onun kendi yaraları için kısa süreli pansumanlardır belki de. Adam gözlerine bakar sonra kendi gözlerinden yaşlar gelir. An, yol ve durak… Titizleniyorsun. Aradığın, konuşmaktan hoşlandığın insanlar var. Her akşam birkaç kadeh te içiyorsun. Sonra konuşmaca, konuşmaca, konuşmaca… Kafanın tam merkezinde hep ölüm ciddiyeti ama. Her yaptığın şaka ...