Kayıtlar

Haziran, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kış Uykusu (Notlar)

Resim
Sondan başa doğru ilerlemek gerekirse, Avcı erkeğin elinde bir avla(tavşan) dönmesi evin kadınını her zaman heyecanlandırmaktadır. Kadın erkeğinden av istemektedir. Ama o şimdiye kadar kadın gibi toplayıcılık yapmaktadır. Filmin ilk sahnesinde Aydın elinde bir avuç mantarla gelir.  Nihal, toplayıcı bir erkekten ziyade avcı bir erkeği tercih etmektedir. Ancak Aydın’ın bunu anlaması için Suavi ve Levent öğretmenle ava çıkması gerekmektedir. Bu sahne bana Semih Kaplanoğlu’nun “Yusuf Üçlemesi”nin ikinci filmi olan “Süt”ü çağrıştırdı. “Süt”te askerlik çağına gelmiş(ancak askere kabul edilmemiş) evin delikanlısı Yusuf’un annesinin evleneceği adamın avdan balık ve kazla dönmesi çok masalsı anlatılmıştır. Yusuf ise gerçek bir erkek olduğunu annesine ispatlayamamanın hüznü ve utancıyla kendini bir maden ocağına kapatır. Tek avuntusu ise şiirdir. Avcı erkek annesini onun elinden almıştır. Nihal, hep kocasının boyunduruğundan kurtulmak için uğraşmış. Büyük ve ünlü bir aktör olacakken

Kış Uykusu (2014)

Resim
Bazen tek başıma şehirden çıkıp küçük kasabaları köyleri dolaşıyorum. Yani bir bakıma taşrayı. Pazar yerlerini, çınaraltlarını, evönü gölgeliklerini… Boş ve ıssız yollarda bir başıma dolaşıyorum. “Kış Uykusu”nda Aydın’ın yaptığı tüm eleştirileri belki onun kadar yüksek sesli olmasa da içimden yol boyunca sürdürüyorum. Bir bardak çay içerim diye köhne ve sakin kahvehanelere uğradığımda havadan sudan biraz sohbet etme imkânına da kavuşuyoruz. Orada görüyoruz ki kendi muhayyilemizde oluşturduğumuz yeryüzü algısı maalesef onlar için bir değer ifade etmiyor. Yan komşunun ineğinin kendi bahçesine girmesinden tutun da uzun yıllara dayanan husumetlere kadar belki bir kentli için anlam ifade etmeyecek “şey”ler onlar için en önemli gündem maddesi oluveriyor. Kafanızda kurarak geldiğiniz “misafirperver”, “iyiliksever” ve “halden anlar” Anadolu algısı da yok artık bunu iyice belliyorsunuz. Akşamları kendi hanelerinde popüler kültürün tüm saldırılarına televizyonlar sayesinde maruz bırak

Ayşe Şasa'nın Hatırasına...

Resim
Mataramda Tuzlu Su- Ayşe Şasa'nın hayat yolculuğunu ne güzel de anlatır. Rabbim Cennetine almayı nasip etsin. Daha önce karaladıklarım

Nord

Resim
Uzun zamandır bir şeyler yazamıyorum. Birkaç cümle belki bu bloga yazdıklarım. Düşün içinden çıkamadığım o kadar çok konu var ki… Geçenler de Norveç sinemasından Nord’u izledim. Beğendim. Hiç dertsiz olarak gördüğümüz insanların bile ne dertleri varmış dedim.  Birkaç kelam edebileceğimiz bir insanı bulmanın bile zor olduğu bu coğrafyada sevgiyi aramak… Uzun düzlükler ve bembeyaz bir atmosfer de. Küçük evler ve küçük insanlar. Her yerin beyaz olması yüzünden hep uyuma ihtiyacı. Gözlerimi kapatıyorum. Kör oluyorum… Kimse yok ki. Kimseler… Kapının ziline biri dokunsa gece yarısı… Usul usul evin içinde dolaşsa… Olmuyor ama. Kum saati tükeniyor. Kuzey hep soğuk… Beyaz gözlerime işlemiş… Gözbebeklerimi kaybediyorum…