Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sen Aydınlatırsın Geceyi-Ölsene Oğlum

Resim
Taşrada her sabah aynıdır diye düşünür ahali. Kalkarsın, dükkânını “bismillah” der açarsın. Havlu askısını dışarıya çıkartırsın. O havluların ne zaman önce yıkandığını sen bile hatırlamazsın. Berber ustası baban camiye gider.  Sen akşama kadar kâh dükkânın önünde gölgeye attığın sandalyenin üzerinde kâh da berber koltuğuna uzanmış bir vaziyette pineklersin.   Bir gün canına “tak” eder. Neyin tak ettiğini iyi bilirsin de dilin dönmez anlatamazsın. Baban “düz” bir adamdır. Çok ta kafa yormaz böyle şeylere. Arada “oğlum neyin var?” diye sorar. O kadar işte. Bir berber ölmek ister. Bir berber mahir olduğu o ellerini kollarından ayırmak ister. Bir berber bir başka berberin oğlu olmaktan kopmak ister. Bilekler en civan usturaya teslim edilir. Berber koltuğu bu işe en uygun yer değildir belki. Bir küvet bir jakuzi hadi bilemedin bir su birikintisi olsa bari diye iç geçirirken için geçmiştir zaten. Sonra tüm gücünle dükkanın önüne çıkarsın. O ne zaman yıkandığını hala bilemediği

Sen Aydınlatırsın Geceyi'den Önce Yönetmenle Ayaküstü...

Resim
Yönetmenin sinema kartellerine ve dağıtıma karşılık kendi çabalarıyla tüm ülkede başlattığı üniversiteler yoluyla filminin izleyici ile buluşması çabasını takdir etmemek imkânsız.   Yazan, üreten bir adam Onur Ünlü. Son filmi de ilk festivalinden ödülle döndü bile. Bir akşam üzeri film gösterimi için girdiğim üniversitenin otel lobilerini andıran ana holünden içeriye doğru yönetmeni karşımda görmek büyük bir zevkti doğrusu. Ayaküstü birkaç lakırdı ve ardından bir saate yakın bir bekleyiş…  Filmin başlamasına da az bir zaman kaldı. Etrafımda Onur Ünlü’nün popüler işlerini seven birçok genç var. İyi bir şairdir diyorum Onur Ünlü. Derdi olan bir adamdır. Derdi olmasa burada ne işi var öyle değil mi? Film başlayacak ve filmle ilgili notlarımda bir sonraki yazıya kadar netleşecek…