Kayıtlar

Ekim, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Güzel Günler Görmek...

Resim
Yorgun akşamlar sonrası gecelere uyanıyorum. Uzun seyahatler canım çekiyor. Güneş doğmaya yakın bir servis aracı gelip alıyor bedenimi. Elimde bazen küçük bir kitap, bazen de deste kâğıtlar. Güneşin doğumuna daha fazla katlanmayım diye sağ tarafa oturuyorum. Uzun hikâyedir bu serviste ki ruh hali. Detaylı girmek istemem. Nerden geldiyse aklıma filmini hatırladım. Farklı insanların farklı zamanlarda karşılaşmaları üzerine. Sevemedim desem yeridir ama nedense görüntüler bir bir gözümün önüne düştü. Kader kesişmedir diye anlıyoruz hep. Bu filmde de insanların karşılaşmaları üzerine farklı açılar var. Bu filmde belki de tek sevdiğim şey de bu. Gerçi başka filmlerde de denenmiş bir şeydir bu. Ama tutunamayanlar ın hikâyesi ve karşılaşmaları her daimde ilgi çekmiştir. Ve büyük insanların arasında kaybolup giden küçük çocuklar da var bu hikâyelerin içinde. Yaralıdır içerim Dışa ne akseder bilinmez... İsmi bile başlı başına bir kitap konusu olabilecek bir film Güzel Günler Göreceğiz .

Atlıkarınca (2011)

Resim
3 bölüme ayrılabilecek bir yanı var Atlıkarınca’nın. İlk bölüm, mutlu, huzurlu ve ekonomik açıdan da gayet rahat bir ailenin yaşamına Kurban Bayramı’nın ilk günü kurban kesimi ile giriyoruz. Kurban kesimi esnasında veya kurban kesimi sonrasında babanın hoşnutsuzluğu yüzüne yansımıştır. Annenin zoruyla bu kurbanın kesildiğini ilerleyen zamanlarda anlarız. Baba titiz biri ve bu titizliği karısı üzerinde uygula(ya)madığından çocuklarını biraz da zalimce sayılabilecek şekilde hassasiyetini hissettiren bir mizacı var.   İlk bölümde babanın zalim(ce) hassasiyeti dışında normal şeyler görürüz. Ailecek lunaparka gidilir; eğlenilir; vakit geçirilir. Evin büyüğü olan erkek çocuğunun melankolik ve içe kapanık ruh hali ile ilgili yönetmen bir ipucu atar ama çok ta üzerine gitmemize izin vermez. Geceleri evin avlusunda atlıkarınca oyuncağının başında çaresizce oturan bu erkek çocuğunun “derdi” hakkında malumata sahip olamayız. Adam eli kalem tutan biridir ve kadının taşra da kalma arzusun

Cihan Aktaş Kiyarüstemi'yi yazmış...

Resim
Cihan Aktaş, Hayal Perdesi 'nin son sayısında Abbas Kiyarüstemi'nin 'Şirin'i ni yazmış. Dergide ayrıca yönetmen hakkında kapsamlı bir dosyada hazırlanmış.